Müvekkil Girişi

Şifremi Unuttum

Müvekkil Şifremi Unuttum

Doğrulama Kodu

Faydalı BilgilerFesihten Sonra İşyerine Yeni İşçi Alınıp Alınmamasının Değerlendiren Yargıtay Kararı

T.C. YARGITAY


22.Hukuk Dairesi

Esas:  2014/10642


Karar: 2014/8651


Karar Tarihi: 21.04.2014


FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE DAVASI - ALINAN İŞLETMESEL KARARIN İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ İÇİN GEÇERLİ FESİH SEBEBİ OLUŞTURUP OLUŞTURMADIĞININ TESPİTİ - İŞYERİNE YENİ İŞÇİ ALIMI YAPILIP YAPILMADIĞI - EKSİK İNCELEME - HÜKMÜN BOZULDUĞU  

ÖZET: Alınan işletmesel kararın davacının iş sözleşmesinin feshi için geçerli fesih sebebi oluşturup oluşturmadığının tespiti için personel giderleri ile gelirler arasındaki oranın % 30'a çekilmesi amacı ile fesih dışında tedbirler alınıp alınmadığı, fesih öncesinde ve sonrasında davacı dışında işten çıkarılan işçilerin olup olmadığı, işyerine yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı ve özellikle fesih tarihinde birliğin personel giderlerinin gelirlerin yüzde otuzunu geçip geçmediği hususlarının mali müşavirden alınacak bilirkişi raporuyla tespit edilip bilirkişi raporu dosya içeriğiyle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(6172 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 18, 20)  

Dava: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.  
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.  

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi D. Polat tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:  

Karar: Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.  

Davalı vekili, müvekkilinin 6172 sayılı Kanuna tabi kamu tüzel kişiliğine haiz birliklerden olduğunu, bu Kanun'un 14. maddesine göre personel giderlerinin tespit edilen gelirlerinin %30 oranını aşamayacağının hüküm altına alındığını, adı geçen kanun ile ve birliğin içine bulunduğu mali sıkıntı nedeniyle 03/04/2013 tarihinde toplanan encümenin oybirliği ile aldığı karar uyarınca 19.04.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.  

Mahkemece davalının maddi sıkıntı içerisinde bulunmadığı, davalı işverence işletmesel kararın tutarlı olarak uygulanmadığı, gerçek nedenin davacının davalı kuruma karşı işçi alacağı davası açması olduğu, bu nedenle feshin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.  

Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.  

4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.  

İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.  

İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir. 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 2. fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.  

Somut olayda, davalı işveren 6172 sayılı Kanun'un 14/3. maddesindeki “Birliğin toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı ile çarpımı sonucu bulunan miktarın % 30'unu aşamaz..” hükmü gereğince personel giderlerinin azaltılmasına yönelik alına işletmesel karar gereği davacının işten çıkarıldığını savunmaktadır.  Bu nedenle alınan işletmesel kararın davacının iş sözleşmesinin feshi için geçerli fesih sebebi oluşturup oluşturmadığının tespiti için personel giderleri ile gelirler arasındaki oranın % 30'a çekilmesi amacı ile fesih dışında tedbirler alınıp alınmadığı, fesih öncesinde ve sonrasında davacı dışında işten çıkarılan işçilerin olup olmadığı, işyerine yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı ve özellikle fesih tarihinde birliğin personel giderlerinin gelirlerin yüzde otuzunu geçip geçmediği hususlarının mali müşavirden alınacak bilirkişi raporuyla tespit edilip (Dairemize gelen, davalısı ve konusu aynı olan 2014/10641, 2014/10642, 2014/10643 Esas Sayılı 3 adet dosya olması nedeniyle bu dosyalardan yalnızca biri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapordan birer suretin diğer dosyalara konulması), bilirkişi raporu dosya içeriğiyle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
 

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 21.04.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.